Anlaşılmama ve Algı Yönetimi, İletişim Stratejinizin Sonucudur
Yöneticiliği zorlaştıran en önemli etmenler aldıkları kararların anlaşılmaması, haklarındaki algının yönetimi ve doğru iletişim stratejisi oluşturmakta zorlanmalarıdır.
Yöneticilik, dünyanın en zor görevlerinden biridir.Time Dergisi’nin 13 Şubat 2006 tarihli kapağına konu olan bir araştırma, stres hormonu olarak bilinen ve kalp krizi tetikleyicisi olan kortizol hormonunun, lider konumundakilerin kanlarında daha fazla miktarda bulunduğunu ortaya koymuştur.
Yöneticiler aldıkları kararlarla şirketlerin ve insanların kaderlerini ellerinde tutarlar. Önemli reformlar planlarken, içinde bulundukları organizasyonda değişime liderlik yaparlarken de kararlarının her kesim tarafından destek görmesini isterler. Ve “doğru anlaşılmama” onlar için önemli bir stres kaynağıdır.
Yönetici kararları, küçük bir battaniye gibidir, hiçbir zaman tüm beklentiyi, tam olarak karşılamaz.
Gerekçeleri ve alt yapısı yeteri kadar izah edilme fırsatı bulunamayan kararlar, organizasyon üyelerinin “tamamını” aynı oranda mutlu etmez. Hatta karar sonrası birinin mutluluğu, bir diğerinin mutsuzluk sebebi bile olabilir. Yöneticiler ise tüm bunların müsebbibi olarak görülür. Doğru anlaşılabilmeleri için, sınırlı zaman içerisinde, hem yukarıyla, hem aşağıyla iletişim içinde olmak zorundadırlar. İçlerinden çok azı bu dengeyi kurabilir.
İletişim stratejilerinin sonucu olan “Algı yönetimi” sorununu, onların kariyerlerinde kadersel etkiler doğurabilir.
Kendisi ve kararlarını izah edebilmek için insanlarla kurduğu iletişimin kalitesinin, onun teknik bilgi ve tecrübesinin önüne geçtiği durumlar olur. Günün sonunda bir yöneticinin iyi veya kötü olarak nitelendirilmesinde onun benimsediği iletişim stratejisi belirleyici hale gelir.
Özellikle büyük ekipler yöneten yöneticiler, kendileri için belirledikleri iletişim stratejileri açısından 3 kısımda değerlendirilebilir.
· Yukarıya Odaklanan Yöneticiler,
Amirleri tarafından nasıl göründüklerini önemseyip, zamanlarını bu doğrultuda yapılandırırlar. Yukarıdakilerle iletişimlerini gayet iyi tutmak, mümkünse onlarla iş dışı zaman geçirmek onların en büyük önceliği ve ajandalarında da ilk sıradadır. Aldıkları kararları ve yaptıkları işleri ifade edebilmenin yolunu bu şekilde bulmuşlardır. Bu öncelik sıralaması sonucu, yönetimle ilişkilerinin her zaman üst seviyede iyi olması, onların o pozisyona gelmesinde etkili olmuştur. Ve pozisyonlarını koruyup daha da yükselmelerini sağlayacak olan, bu durumun sürekliliğinin sağlanmasıdır.
Bu kişilerin yöneticilik vasıflarını amirleri farklı, çalışma arkadaşları ise çok daha farklı tanımlar.
Amirleri onların iyi yönetici olduğunu düşünür.
Ekip üyeleri onu başarılı bir yönetici olarak görmezler, yöneticilerinin kendileriyle etkili iletişim kurmadığından yakınırlar. Çünkü yönetici, iletişim stratejisini büyük oranda amirleriyle ilişkiler üzerine yapılandırdığından, iletişim için ayırdığı zaman ve enerjiyi de bu yönde kullanmıştır.
Kendileri de kararlarının ekip üyelerince anlaşılmadığını düşünürler.
· Ekibine Odaklanan Yöneticiler,
Stratejilerini işlerin tam ve eksiksiz olarak zamanında yerine getirilmesi, sorumlu oldukları birimin iş barışı ve çalışanların motivasyonlarının sağlanması üzerine kurmuştur. Ekip üyelerinin en üst seviyede performans sergileyebilmesi için,ekibin uyum ve mutluluğunun ön planda olduğunu düşünürler. Problemler karşısında çözüm odaklıdırlar.
Ancak iletişim için ayırdıkları zaman ve enerjiyi işin kendisi ve ekip üyeleriyle etkili iletişim için yapılandırdıklarından üst yönetim ve diğer bölümlerin yöneticileriyle ilişki kurma konusunda gerekli başarıyı sergileyemezler. Zaten yaptıkları güzel şeyleri de uzun uzun anlatmayı “gereksiz kurum içi reklam faaliyeti” şeklinde değerlendirdiklerinden, bundan kaçınırlar.
Onlar, çalışanlarının gözünde ideal yöneticidirler.
Amirleri için ise “beklentiyi karşılayan bir yöneticiden” fazlası değildirler. Çünkü amirleriyle iletişim kanalları çok gelişim göstermemiştir.İşlerin tam ve zamanında yapılması ve çalışanların iş yerindeki huzurunun, yönetim tarafından mutlaka görülüp takdir edileceği gibi bir yanılgı içindedirler. Bu nedenle bulundukları koltukta varlığını sürdürme veya daha yukarılara tırmanma konusunda olası sıkıntılar yaşayabilirler.
Çoğu zaman, amirleri tarafından anlaşılmadıklarını düşünürler.
İletişimde Dengeyi Kuran Yöneticiler
Sayıları çok azdır. Ajandasında birinci önceliği zamanın verimli ve etkin bir şekilde kullanımı yer alır. Bu nedenle ajandasında ekip üyeleri, diğer yöneticiler ve amirleriyle olan iletişim faaliyetleri, dengeli bir dağılım içerir.
Ekibiyle de, amirleriyle de güçlü ve etkili iletişim kurmak için zaman yaratmanın bir yolunu her zaman bulurlar. Bunun sonucunda da “anlaşılmamak” ve haklarında oluşan olumsuz algıyı değiştirmeye çalışmak gibi kaygıları yoktur.
Ekip üyelerine inisiyatif alanı tanır. Onların yetkinliklerinin gelişimine, potansiyellerini açığa çıkarmaya ve performanslarını yükseltmeye önem verir. Mıknatıs gibi ekibin güvenini üzerlerin de toplarlar. İnsanların sözlerini kesmeden, konuyu kendine getirmeden dikkatle dinler, anlatılanlardan anlatılmayanları duymaya çalışır. Dinlerken duydukları karşısında yerinde ve anlamlı tepkiler verir ve insanlarla anlamlı bağlar kurar. Bu şekilde iletişimde oldukları insanlar kendilerini önemli, değerli ve yeterli hissederler.
Koçluk teknikleri kullanarak aldığı kararlara çalışma arkadaşlarının inanmasını sağlar, onları ikna etme yolu aramaz.
Anlamlı amaçlar göstermesi, ilham vermesi, değer ve vermesi, ekip üyelerini motive eder. Bunun sonucu olarak motive olan ekip üyeleri, ellerinden gelenin en iyisini yapma gayreti içindedir. “Birbirini anlamak” üzerine kurulan bu yönetim tarzı, ekibin motivasyon ve performansını en üst seviyeye yükseltmiştir.
Amirleri, bir konu hakkında düşüncelerini istendiğinde açık bir dil ve duru bir anlatımla, görüşlerini söyler. Rahatsızlık duyduğu bir konuysa, sakin bir üslup ve “ben” odaklı cümlelerle, kendi durumunu izah eder.Amirleri kendileriyle kurulan iletişimden ve aşağıda işlerin yolunda gitmesinden gayet memnundur, onu daha önemli pozisyonlarda görmek istemektedirler.
O, ne söylediğinden çok, nasıl söylediğinin önemli olduğunu bilir. Bu bilinç de, hakkında oluşan kurum içi algıyı yönetmesinde ve herkes tarafından iyi bir lider olarak bilinmesin deki en büyük silahıdır.
Başarılı iletişim stratejisinin sonucu olarak “anlaşılmamak” ve “haklarındaki olumsuz algıyı değiştirmek” gibi endişeleri yoktur.Çünkü O, iletişimin büyüsünü en etkili şekilde kullanan gerçek bir liderdir.Ve milenyum kuşağının iş hayatında yer almaya başlamasıyla aranan lider olacaktır.