03
Tem

0

YENİ LİDERİN EL KİTABI

Yaşlı dünyamızın binlerce yıldır en önemli gündemlerinden biri liderlik konusudur. Bu durum günümüzde de devam ediyor. Liderlik, yöneticilik, çok sayıda atasözü ve deyimle kültürümüzde pohpohlanan, hatta annelerin bebeklerine söylediği ninnilere bile giren bir kavramdır. “Uyusun da büyüsün, büyük insan olsun…” Bir yüksek lisans tezinde görmüştüm, dilimizde liderlikle ilgili 58 atasözü, 36 deyim olduğu yazılmıştı.

Hangi meslekten olursanız olun işinizde başarılı olursanız, terfi eder yükselirsiniz ve bir noktadan sonra da ekip yönetme yolculuğunuz başlar. Çünkü yaptığınız işte teknik olarak başarılı olduğunuzda, ekip yönetmek sizin doğal hakkınız olarak görülür. Ancak bunun için gerekli donanımlara sahip olup olmadığınız çoğu zaman göz önünde bulundurulmaz, ikinci planda kalır.

Yeni terfi edip ekip yönetmeye başlayan, pusulasını da iyi bir lider olmaya çevirmiş, bu yolun henüz başlarında olanlar için bir el kitabı hazırladık.

Şu ana kadar yaptıklarınız sizi bu noktaya getirmiş olabilir ancak daha ileri götürmez. Kendinizi çok daha büyük organizasyonlarda lider olarak görmek istiyorsanız başlayalım:

Kültüre Liderlik

* Lider, süregelen yapıda köklü kültürel değişiklikler yapan ve kendisinden sonra bunların devam etmesi için gerekli düzenlemeleri yapan, iz bırakan kişidir. 

* Öyleyse kültüre öncülük eden, ilham veren bir liderin neleri doğru yapması gerek?  

* Kültür, genel olarak yukarıdan aşağıya doğru gider. Aşağıdan yukarıya doğru gitmesi çoğu zaman isyan olarak görülür. O zaman organizasyonun bulunduğu nokta ve sizin ulaştırmak istediğiniz nokta ve organizasyonun ihtiyaçlarını çok iyi analiz edip tabana kadar tüm organizasyona yaymak sizin sorumluluğunuzdur.

* Dünyanın kendi ekseni etrafında ve güneş etrafında dönüş hızı, ivmesi milyonlarca aynıdır. Bu dengedir. Tıpkı insanlar, hayvanlar ve bitkiler gibi her organizasyonun da doğası, dengelerin kurulduğu bir nokta vardır. Bu iş yapma, iletişim, yönetim, üretim, kişiler arası sinerji gibi organizasyonun her faaliyetine kültürel olarak yansır. Bir organizasyona ilk girdiğiniz anda gözlem yapmalı, organizasyonun doğasını çok iyi anlamalısınız. Çünkü direksiyon başında siz varsınız ve vites artırıp düşürecek olan da sizsiniz.

Vizyon

* Liderin elinde sihirli bir değnek yoktur, tek başına pek bir şey yapamaz. Bu nedenle bir yöneticiyseniz ilk kabul etmeniz gereken gerçek, tüm başarıların ekip başarısı olduğudur. Ama bir liderseniz tüm organizasyonun ulaştığı ya da ulaşamadığı noktadan siz sorumlusunuzdur. Başarınızı belirleyen ana faktörlerden biri de tüm organizasyon üyelerinin sizinle aynı resmi görmesidir.

* Bunun için gerektiğinde liderin organizasyonun her bir üyesine kadar ulaşıp gördüğü hayale insanları inandırması gerekir. Büyük organizasyonları bile o hayale inandırmak düşünüldüğü kadar zor değildir. Sun Tzu’nun dediği gibi 10 kişiyi yönetmekle 10.000 kişiyi yönetmek aynı esaslar üzerine kuruludur.

* Şartların, sektörün ve ekibin zihnindeki kalıplara meydan okuması, kalıpları kırması ve zihinlere başka gerçekleri koyması gerekir (Çoğumuzun önündeki en önemli engelin kendi zihnimizdeki düşünce kalıplarına göre düşünmek olduğu görüşündeyim).

* Bir toplantıdan diğerine koşmak, işi, projeyi, insan kaynağını ve zamanı planlayıp yönetebilmek yöneticilerin işidir. Lider, organizasyonun komple tüm yolculuğundan sorumludur. Bazı yapılarda iyi bir CEO, bazı günlerde 2-3 saat çalışır. Kalan zamanda sergi açılışına ya da başka şirketlerin CEO’larıyla yemeğe gider veya parkta saatlerce oturup zihnini toplamaya çalıştığı vakidir. Çünkü onun asıl işi büyük resmi okumak ve ilişki yönetimi yapmaktır. Rakipler nerede, benim şirketim nerede, nerede olmalı, oraya nasıl ulaşabiliriz, kısa – orta – uzun vadede bizi bekleyen riskler, tehditler neler?

* Diğer taraftan vizyon denilen ulu çınarın sürekli beslenmesi, bakımının yapılması, geliştirilmesi gerek. Bu nedenle liderler sürekli okuyorlar, eğitimlerle kendilerini geliştiriyorlar. Liderlik bilgi, uygulama ve bilgeliğin belirli bir oranda karışımından oluşan bir formül gibidir. Bir yandan zihnini farklı kaynaklardan beslemeli, diğer taraftan da öğrendikleri yeni bilgileri uygulamalıdır. Çünkü liderlikle ilgili yüzerce kitap okumanız, sizi ancak liderlik konusunda bilgi sahibi biri yapar, okuduklarınızı uygulamadığınız, hata yapıp dersler çıkarmadığınız sürece.

Duyguları Harekete Geçirin

* Araştırmalar, kararlarımızın %80’ini duygularımızla verdiğimizi gösteriyor. İnsanları harekete geçiren şey duygularıdır ve liderin sadece kendi duygularını değil, diğer insanların da duygularını yönetebilmesi gerekir. Bunun için liderin kendi duygusunu ekipteki insanlara aktarması gerekir. İşte biz buna ilham veren lider diyoruz. 

* Bunu 2.500 yıl önce Sun Tzu ne güzel ifade etmiş: “Liderin iyisi duyguları kullanarak momentum yaratan, kötüsü ise o momentumu öldüren kişidir. Çünkü liderlik tamamen boşluk doluluk meselesidir. Siz yönetimde boşluk yaratırsanız bir başkası o boşluğu hiç istenmeyen şekilde doldurur. İsyan, ayaklanma olarak size geri döner. Doğa boşluk bırakmaz.” 

Momentum yaratma ve momentumla ekibi hedefe ulaştırma konusunda bir çoğumuzun bir gelişim alanımız var. İsmini tarihten hatırladığımız birçok önemli lider de kritik anlarda bu yönleriyle fark yaratmışlar.

* Bunun için insanlarla ilgi alanları, karakter özellikleri, kişilik tiplerine göre ama her biriyle farklı ve anlayabilecekleri şekilde iletişim kurmanız gerekir.

* Gerektiğinde duygusal esneklik sergileyebilmeli, bir önceki çatışmanın izlerinden sıyrılıp, kendisini hemen yeni olayın durum ve şartlarına hazırlaması gerekir. Bir önceki çatışma mağlubiyetle sonuçlandıysa Vietnam sendromu doğurabilir, yani çatışmadan kaçınma.  Bir önceki çatışma galibiyetle sonuçlandıysa da aşırı özgüven doğurabilir. Bu nedenle her duruma, o durumun özelinde esnek şekilde yaklaşmak gerekir.

* Onlara büyük resimde organizasyonun ve kendilerinin yerlerini göstermesi, organizasyonu büyük resimde götürmek istediği noktayı onlara göstermesi üstelik onları da buna inandırması gerekir. Liderin kararlar alıp aksiyona geçmesi ve iyi şeyler yapması ayrı bir şeydir, tüm o yaptıklarını organizasyona anlatması başka bir şey. Çoğu zaman ikincisi, birincisinin önüne geçer. Bunun için de İnsanları gelişmelerden haberdar etmesi, bilginin akışkanlığını sağlamalıdır.

* Takdiri ve geri bildirimi bir yönetim enstrümanı olarak daha fazla kullanabilmeyi öğrenmelidir. Ancak bu ikisinin de her biri hem zehir hem de panzehirdir ve belirli bir ölçüde kullanılmalıdır. 

* Bu aynı zamanda biz bilincinin oluşmasını da sağlar. Biz bilinci momentumdur. Liderlik yolculuğunuzda yapmanız gereken en önemli vazifeniz, BİZ BİLİNCİ oluşturmaktır. Biz bilinci de aldığı kararlara insanları ortak etmek, hatta problemi çözmek yerine onlara çözdürmek etkilidir. (Mimar Sinan’ın eğri minare hikayesinde olduğu gibi).

Stratejik Düşünce

* Büyük denizde büyük balık olabilmek için henüz genç yaşlardan itibaren stratejik düşünce becerinizi geliştirilmemiz gerekir. Olay ve gelişmeleri değerlendirip karar alırken kutunun dışından bakabilme ve problem çözümüne başlarken doğru soruyu sorabilme becerisinin size çok büyük avantaj sağlayacağını göreceksiniz.

* Kendi liderlik tarzınızın dışına çıkmanız gereken durumlar olacaktır. Unutmayın ki karşılaşacağınız her durum, kendi özelinde özerk bir durumdur. Gün gelir, bir önceki olayda öğrendiğiniz her şey, yeni vakada önünüzdeki en büyük engel teşkil eder. O an bildiğiniz her şeye meydan okumanız ve yeniden öğrenmeniz gerekir. Bu içsel meydan okumayı yapmasanız, kendi liderlik tarzınızı başka şekilde nasıl geliştirebilirsiniz? Bu ayrıca öngörülemez olmanızı sağlar. Bu da stratejik bir üstünlük getirir.

* Ancak öngörülemez olmakla tutarlı olmak arasında belli belirsiz çizgi vardır. İnsan beyni karşılaştığı her insanda tutarlılık arar. Tutarlı bulduğumuz şeye inanırız, bize tutarsız gelenden uzak dururuz. Öngörülemez olacağım diye tutarsız biri olarak algı yaratmayın.

* Bununla bağlantılı olarak, lider bazen kuralları uygulayan ama çoğu zaman o kuralları kendisi yazan kişidir. Kurallarla düşünmek yerine daha esnek bir yaklaşımı benimsemek düşünme ve hareket serbestisi sağlar. 

* Aldığınız her karar, bir sonraki kararınızda bağlayıcı olabilir. O zaman karar alırken kendinize bir manevra alanı da bırakmanız gerekir. Dingin ve sakin sularda herkes kaptanlık yapabilir, kaptanın iyisi sığ denizlerde, dar boğazlarda manevra kabiliyetiyle ölçülür. Bazen sığ sularda manevra yapmanız gerekebilir, kendinize bir manevra alanı da bırakmalısınız.

* Hiyerarşik sisteme göre düşünmeye çok önem vermek, liderlik yolculuğunuzun ilerleyen dönemlerinde sorunlar yaşama riskine neden olabilir. Liderlik yapacak olduğunuz insanlar Z ve onlardan sonraki Alfa Kuşağıdır. Ve bu iki kuşak otoritenin hiyerarşik düşünce ve yaklaşımından rahatsızlık duyabiliyor. Aynı şekilde katı düşünce tarzı sizin sorunlara yaratıcı, inovatif ve özgür çözümler üretebilmenizin önünde de önemli bir engel teşkil edebilir.

* Lider, yaptığı yenikliklerin kendisinden sonra da devam edebilmesi için kültürü değiştiren kişiyse kendi görev süresinden sonra oluşabilecek sorunlara da yıllar öncesinden cevap bulup önlemlerini alması gereken noktalar olabilir. 

Accountability

* Accountibility – Hesap verilebilirlik. Aldığınız kararın kısa, orta ve uzun vadede sonuçlarını satın almak. Aslında çoğumuzda kısa vadeli çözüm geliştirme becerisi oldukça yüksek. Ancak belirsizlik ortamında karar alırken 3-5 adım sonra oluşması muhtemel sorunları öngöremeyebiliyoruz. Kararınızın orta ve uzun vadede tüm olası sonuçlarını görebilmek için iyi bir hazırlık evresi size yardımcı olabilir. Bunun için kendi görev süresinden sonra oluşabilecek sorunlara yıllar öncesinden cevap bulup önlemlerini alır. 40 yıl önce inşa edilen gemi veya binada olağanüstü bir durum olduğunda yetkili makamlar 40 yıl önce çizilen projeyii inceler, gerektiğinde de o mühendis veya mimarı davet ederler. Bir şeyi o an yapıp bitirdiğinizde sorumluluk süreniz de dolmaz. Ama o geminin 40 yıl boyunca her bir başarılı seferi için size teşekkür etmezler. 🙁

* Yönetici pozisyonundaki insanlar, ellerindeki kendilerine verilen görevlere odaklanırlar. İş, zaman, finans, network gibi kaynakları kullanarak ellerindeki işi en iyi şekilde yapmak, görevi yerine getirmek onların birinci önceliğidir. Görevini yerine getirdikten sonra huzur içinde yatıp uyuyabilir. Ancak sorumluluk hissinden dolayı gecenin bir saati uykusu kaçan kişi liderdir. Çünkü lider yapılan ve yapılmayanlardan, bunların kısa, orta, uzun vadedeki sonuçlarından sorumlu hisseden kişidir. Görevin en iyi şekilde yerine getirilmesi, sizi sorumluluktan kurtarmaz.

Araştırmalar, kalp krizi, ülser ve strese dayalı diğer hastalıkların başarılı insanlarda daha yaygın olduğunu ortaya çıkarmıştır. Kurt sürülerinde lider konumundaki alfa kurtlarının kanlarında kortizol düzeyinin %10-15 daha yüksek olduğu, aynı şekilde alfa şempanzelerde de kalp krizi ve ülserin oldukça yaygın olduğu belirtilmektedir. Tüm bunlar sorumlu hissetmekle ilgilidir. Mesuliyetin yükü ağırdır.

Yani liderlik ateşten gömlektir. Yine de liderlik zaman içerisinde öğrenilebilen bir beceridir. 

Tüm lider ve lider adaylarına liderlik yolculuklarında başarılar ve bol şanslar diliyoruz.

No Comments

Reply