18
Ara

0

2021: YENİ BAŞLANGIÇLAR VE DUYGUSAL DAYANIKLILIK YILI

2021’de yeni başlangıçlar yapabilmeniz ve duygusal açıdan dayanıklılığınızı sürdürebilmenizde bu yazı belki de sizin için bir başlangıç noktası olabilir.

2020’de yaşamlarımız adeta bir günde, akşamdan sabaha değişiverdi. Hızla değişen dünyanın bizden istediği ilk şey içimizdeki olumlu duyguları koruyabilmemiz, bu değişimle duygusal olarak uyum içinde ve dayanıklı olabilmemiz.

Tüm bu şartlar altında duygusal açıdan nasıl dayanıklı olabiliriz diyenlerin sayısı az değil. Bu anlaşılabilir bir durum. Uzmanlar, insan beyninin, değişim sözcüğünü duyduğunda farkında olmadan duygusal bir acı hissettiğini ve bu acının da beyinde fiziksel acının hissedildiği aynı bölgeden geldiğini söyler.

Öbür taraftan bu endişeyi olumlu olarak kullanabilmek de önemli… Şöyle düşünün Çin Seddi, 21.000 km’lik insan yapısı en büyük yapıdır. Dünyanın yeni 7 Harikası içerisinde gösteriliyor. Türk ve Moğol akınlarından korunmak için yapmışlar. Endişe ve korkular olumlu bir şekilde kullanıldığında, insanlara harika şeyler yaptırabiliyor.

Alexander Dumas’ın ünlü eseri Monte Kristo Kontunu bilenleriniz vardır. Genç denizci Edmund Dantes, kaptan olmanın hayalini kurarken hayatı bir günde değişir ve kendisini zindanda bulur. Tüm hayatı, hayalleri alt üst olmuştur. Uzun zaman boyunca bunu neden yaşadığını sorgular. Sonra, tam ümitsizliğe kapılmak üzereyken Dantes, bilge Adam rahip Abbe Faria ile tanışır.

Faria onun zihnini sürekli yeni bilgilerle meşgul eder, onu geliştirir. Aslında Dantes’in durumu değişmemiştir, halen daha zindandadır. Ama bu durum karşısında artık kendisini konumlandırdığı yer değişmiştir. Artık neden orada olduğuna değil, bu şartlar altında neler yapabileceğine odaklanmaya başlamıştır. Ve küllerinden yeniden doğar, Monte Kristo Kontu olarak.

Gerçekten de araştırmalar nedenler hakkında düşünmenin sorunlara hiç kafa yormamaktan daha faydalı olmadığını gösteriyor.

Tıpkı Edmund Dantes gibi içinde bulunduğumuz zorunlu Corona günlerini değiştiremeyiz. Ama bunun üzerimizdeki etkilerini değiştirebiliriz. Charles Swindoll’ün dediği gibi “Hayatımın %10’u başıma gelenlerden, %90’ı ise benim onlara verdiğim tepkilerden meydana gelir.”

Ya neler yapabileceğimize odaklanıp zinde kalacağız ya da şartları suçlayıp zamanımızı çürüteceğiz. Biri çözüme, diğeri soruna odaklanmak demek…

Çözüme odaklandığınızda 2 kapıdan en az biri açılır. Çünkü yaratıcı ve özgün düşünmenin iki yönü vardır. Biri, yoğun düşünme ortamından rahat ve sakin bir zihin durumuna yani Alfa Frekansına geçmek. Arşimet’in hamamda rahatlamışken suyun kaldırma kuvvetini bulması, Newton’un ağaç altında sakin bir şekilde otururken yer çekimini bulması gibi sakin bir beyin, gerçek bir üreticidir. (Bu arada Newton’un kafasına elma düştüğü günlerde Londra’daki veba salgını nedeniyle 3 aydır evinde karantinada olduğunu hatırlatalım).

Bir diğer yaratım anı da strateji uzmanlarının “ateş çemberi” dediği zor durumda kaldığımız anlardır. İnsan zor durumda kaldığında kafası zehir gibi çalışır ve bir çözüm üretir. Kartacalı General Hanibal’in geçit vermeyen Alp dağlarında “yol bitti” dediklerinde “Ya bir yol buluruz ya da bir yol açarız” demesi veya Haliç demir zincirle kapatıldığında Fatih’in gemileri karadan yürütmesi gibi.

Her iki kapı da yeni düşüncelere, farklı iş alanlarına açılır. Kişiler ve şirketler açısından gelişim ve ilerleme için uygun bir zemin yaratır. Yeter ki çözüme odaklanıp doğru soruları sorun.

Yani kendi Çin Seddinizi yapmanın ilk adımı ne yapabilirim, nasıl yapabilirim sorularına ve çözüme odaklanmak.

Unutmayın;

Siz izin vermediğiniz sürece başarıyı ve başarısızlığı kimse sizin için tarif edemez.

Kendi ellerimizle teslim etmediğiniz sürece umudunuzu kimse yok edemez.

Siz vaz geçmediğiniz sürece kimse hayal gücünüzü ve harika yönlerinizi öldüremez.

Siz vaz geçmedikçe kimse ayağa kalkmanızı engelleyemez.

Ve vazgeçmek için her zaman çok erkendir.

Hepimiz için umutların yeşerdiği bir 2021 olsun.

No Comments

Reply