16
Kas

0

Duygularını Yöneten, Kaderini Yönetir

Zor bir durumdayken hissettiğiniz o “tanıdık duyguyu” yönetebilirseniz, kader anlarında verdiğiniz anlık tepkileri de yönetebilirsiniz. Ve gelecekte “Keşke” yerine “İyi ki” ile başlayan daha çok cümle kurarsınız.

Kendinizi, çalıştığınız şirketin üst düzey yöneticilerine sizin için kritik derecede önemli bir sunum yaparken düşünün. Öyle ki, mesleki kariyeriniz ve hatta kaderiniz için belirleyici bir dönüm noktasındasınız. Tüm spot ışıklarının üzerinize doğru çevrildiği o an, hissettiğiniz duygu tam olarak nedir? İşte o duyguyu hayatınızın çok önceki yıllarından, başka bir yerden getiriyorsunuz. Ve sunum esnasında, o an “orada değilsiniz.” Hissettiğiniz duygu da o âna ait bir duygu değil. Ve o duyguyu yönetebilirsiniz!!!
Bir psikoloji ekolü olan TransaksiyonelAnaliz’de, geçmişten gelen ve çok zor durumlarda kaldığımızda bizi ele geçiren bir duygudan bahsedilir. Raket duygusu adı verilen bu duygu, sorunun çözümüne yardımcı olmadığı gibi, sorunun daha da büyümesine sebep olur.
Zor durumlarda, istenmeyen şekilde bizi esir alan bu duygu nereden gelir ve yönetilebilir mi?

Zor bir durumda kaldığımızda hissettiğimiz duygular, beynimizdeki badem büyüklüğünde olan amigdala isimli bölgede toplanıp arşivlenir. Amigdala, benzer bir olay yaşadığımızda, önceki duygusal kayıtlarımızı anlık bir hızla tarayıp bulur ve eşleştirmeler yapar. Geçmişte benzer durumlarda oluşturduğumuz yargı ve varsayımlar doğrultusunda, güncel yaşadığımız olayda da “savaş veya kaç” komutu verir. Aslında bu yönüyle düşünüldüğünde hissettiğimiz hiçbir duygu yeni değildir. Mutlaka geçmişte yaşadığımız bir olayda hissettiğimiz duygu ile eşleştirilip biz farkında olmadan amigdalamız tarafından etiketlendirilmiştir.

Amigdalanın duygu durumunu anlık belirleme yetkisi vardır. Bu yönüyle insan türünün devamının sağlanmasında kritik bir işlev görür. Çünkü tehlikelerle dolu vahşi doğada anlık verilen tepki, hayatta kalma sebebidir.
Bazen de verdiği sinyaller, rahatsız edici ve istenmeyen düzeyde olabilir. Gerçekte tehdit oluşturmayan bir olay, çocukluk yaşlarımızda “tehdit” olarak arşivlenmiştir. Örneğin ezberlediği şiiri okul töreninde yanlış okuması nedeniyle zor durumda kalan küçük bir çocuğun, kendisini tehdit altında hissetmesi gibi. Eğer üzerine gidip onunla baş etmezse, büyüdüğünde iş hayatında sunum ve önemli toplantılar öncesi aynı duyguyu yaşayacaktır. Uzun yıllar önce çocuk akıl ve algısıyla yapılan o kayıtlar nedeniyle istem dışı olarak verilen kararlar vardır. Büyüdüğümüzde hayatımızda bir çok şey değişmiş, ancak çocukken verdiğimiz o kararlar değişmemiştir. Ve o kayıt ve kararların yeni verilerle, değiştirilmesi gerekir. O duygunun ve temelindeki varsayımın nereden geldiğini, o duygunun nereye ait olduğunu bulup yeniden tanımlanması birçok fayda sağlayacaktır.

Zor bir durumdayken hissettiğimiz o “tanıdık duyguyu” ve verdiğimiz anlık tepkileri nasıl yönetebiliriz?

Korku, kaygı, endişe ve heyecan dolu bir anda duygularımızı yönetmenin 4 yolu vardır:

  1. Duygusal Farkındalık

Bunun için de kendinize duygu durumunuzu net ve nötr bir şekilde ortaya koyacak sorular sormanız gerekir:
i. Şu andaki duygum tam olarak nedir? Ne hissediyorum?
ii. Bu duygu bana yabancı bir duygu mu, kendisiyle en son ne zaman karşılaştım?
iii. Bu duyguyla ilk ne zaman tanıştım? Şimdiye ve bugüne mi ait, yoksa geçmişten mi getiriyorum? Yaşadığım bir olay kaynaklı olabilir mi?
iv. Bu duygu şu anda amacıma hizmet ediyor mu? Ben ne istiyorum? Bu duygu beni nereye götürüyor?
Bu sorular, duygularınızı ve duygusal tepkilerinizi tanıyıp yönetmenize yardımcı olacaktır. Neye karşı mücadele ettiğinizi bilmek, ona karşı zafer kazanmak için ilk adımdır.

2. Meditasyon

California Üniversitesi’nce yapılan bir araştırmaya göre düzenli meditasyonla sağlanan olumlu ruh durumuyla amigdalanın kontrol altında tutulabildiği ortaya çıkartılmıştır.
Anda kalarak zihni rahatlatan kesintisiz her aktivite meditasyon olarak görülebilir. Her zihni rahatlatan bir faaliyet vardır. Yürüyüş, müzik, ibadet, spor, hatta denize taş atmak bile zihnin rahatlamasına yardımcı olabilir.

3.Durum değerlendirmesi

Zihinsel olarak bir adım geriye doğru çıkıp, sizin de içinde bulunduğunuz büyük resmi nötr bir şekilde görmeye çalışmaktır. Bu şekilde durum ile ilgili yeniden çerçevelemeler yapma şansı bulacaksınız. Sunum örneğinden devam edersek, oradaki insanlar verimli ve güzel bir sunum izlemeye gelen tıpkı sizin gibi yetişkinlerdir. Konuyu izah edecek bir insanı dinlemeye ve konu hakkında bilgi almaya gelen insanlar onlar. Siz de kurtlar sofrasındaki bir kuzu değilsiniz.

4.Benzer durumlar

Benzer durumlarda işin üstesinden nasıl geldiğinizi düşünün. Bu size bir ipucu verebilir. Örneğin sunum öncesi hazırlık çalışmaları ve gerçekçi provalarla, oluşabilecek tüm sorunlarıöngörmeye çalışmak bir çözüm yolu olarak görülebilir. Böylece çıkabilecek aksilikler için, sunumdan önce önlemler alınmış olabilir. Bazı insanlar için ise üzerine gitmek, en iyi sorun çözüm metodudur.

Ve o duyguyu ve kaderimizi yönetebilmek için başlangıç noktası, o güne ve şimdiye mi ait, yoksa geçmişten mi getirilen bir duygu olduğunu anlama gayretidir.
Bu duygunun kontrol altında tutulmaya çalışması sadece bir sunum ortamında değil, yaşadığımız her olayda duygularımızın yönetimine yardımcı olacaktır.
Ayrıca yaşadığımız bu duygusal farkındalıkla, özgür bir insan olmak için kendi iç dünyamızdaki bir prangadan kurtulmuş oluruz. İçimizde bir şeylerin bizi engellediğini hissettiğimiz “o şey” artık geride kalmış, kendi potansiyelimizi açığa çıkarma fırsatları yakalamış oluruz. Bu da stressiz, daha uzun ve daha kaliteli bir yaşam sürmenin önemli bir anahtarıdır.

Böylelikle çok zor bir durumdayken hissettiğimiz o duyguyu yöneterek kader anlarındaki sonradan pişmanlığa sebep olan anlık tepkilerimizi de yönetmiş oluruz. Bu da gelecekte bir gün, geçmişe dönüp baktığımızda “Keşke” yerine “İyi ki” ile başlayan daha çok cümle kurmamızı sağlayacaktır.

No Comments

Reply