Kötü Yöneticinin El Kitabı
Dünyanın dört bir yanına dağılmış kötü yöneticilere yol göstermesi için bir başucu rehberi hazırlamaya karar verdik: Kötü Yöneticinin el kitabı.
İş hayatında yöneticisinden memnun olmayan çalışanların sayısı oldukça fazladır. Hatta bu memnuniyetsizliğin en önemli işten ayrılma sebeplerinden biri olduğu anlaşılıyor. Yöneticilerin, çalışanlarına belirli periyodlarla performans notu vermesi gibi, çalışanların da yöneticilerine birlikte çalıştıkları her dakika not verdikleri bir gerçektir.
Yöneticilerin, çalışanlarına belirli periyodlarla performans notu vermesi gibi, çalışanların da yöneticilerine (kayıtlara geçmese de) not verdikleri bir gerçektir. İş hayatında çalışanlarından yüksek notalanyöneticilerin sayısını bilemiyoruz. Ancakaraştırmalar, en önemli işten ayrılma sebebi olarak“yönetici ile anlaşmazlığı” gösteriyor.
• AmericanSociety of Training andDevelopment’ın araştırma sonuçlarına göre en önemli işten ayrılma nedeni çalışanların yöneticileriyle olan anlaşmazlıklarıdır(1).
• Türkiye’de ise Eleman.net’in yaptığı bir araştırmaya göre de Türkiye’de çalışanların sadece %23’lük kısmı yöneticilerine güven duyduğunu söylüyor(2). Kalan %77’lik kısım ise güvenmiyor veya güvenip güvenemeyeceğinden emin değil.
• Türkiye İnsan Yönetimi Derneği (Peryön) tarafından 2017 yılında Deloitte Türkiye’ye yaptırılan bir araştırma sonucuna göre, 2015 yılında ülkemizde istifa ederek işten ayrılma oranı % 28 olarak gerçekleşmiştir(3).
Kötü bir yöneticinin el kitabında 15 madde sıraladık. İyi bir “lider” olmak için ise ters istikamette ilerlemek yeterli.
1-Bir strateji oluşturmayın.
Hedefi net olarak belirlemenize rağmen, bu hedefe ulaşmak için uygulanabilir bir strateji belirlemeyin. Kervan yolda dizilir.
2-Kurumsal kültürden bahsedin, ama çelişki içinde olun
Kurumsallaşmanın gereği olarak bir sürü gerekli gereksiz kurallar koyun. Ama bu kuralları her durumda, herkese karşı eşit bir şekilde uygulamayın. Hatta gerekli gördüğünüz durumlarda bu kuralları kendi ellerinizle de çiğneyebilirsiniz.
Tutarsız olun mesela. 1 ay önce bizzat verdiğiniz bir kararın çalışma arkadaşlarınız tarafından “neden uygulandığını” sorgulayın. Zor durumda kalırsanız da hatanızı üstlenmeyin. Bu tip durumlar sık oluyorsa kendinize bir manevra alanı tanıyın ve kimseye e-mail ortamında yazılı bir talimat göndermeyin. Böylece “Ben öyle söylememiştim” cümlesini doyasıya kullanabilirsiniz.
3-Ekibin Motivasyonuna Kafa Yormayın.
Bu iş yerinde herkes kendi motivasyonundan sorumludur! Hatta onların motivasyonunu bozacak söz ve davranışlarda bulunsanız bile, size rağmen iç motivasyonlarını koruyup yüksek tutmak zorundadırlar. Bunu herkes bilir.
Mesela gün boyunca kimsenin suratına bakmayın. Size selam verilirse de almayın, bir ağırlığınız olsun.
4-Çalışanlarınızı dinlemeyin.
Onlar konuşurken başka şeylerle ilgilenin, onları dinliyormuş gibi yapın. Emin olun dinlemediğinizi anlamazlar. Anlasalar da dert etmeyin, nasıl olsa sizin kadar önemli değiller. Hatta hep siz anlatın. Mesela çalışma arkadaşlarınızdan biri yanınıza gelip bir derdini anlatmaya çalıştığında, konuyu anılarınıza getirin. Uzun uzun konuşup onu masasına geri gönderin. Her anınızı her durumda, insanlar dinlemekten yorulana kadar tekrarlayın.
5-Korku imparatorluğu kurun.
Yönetici dediğiniz, korkulmalı. Böylece çalışanlarınız mesai dışında sizi yolda gördüklerinde yollarını değiştirebilirler. Sizin işe gelmediğiniz günlerde de çalışmaz, rahat bir gün geçirirler. Ama olsun, sizin zaten ekip içinde her an bilgi alabileceğiniz ajanlarınız vardır.
Önünüze hatalı bir iş geldiğinde öfke patlamaları yaşayın mesela. Duygularınızı Aynen Yansıtın. Orada patronun kim olduğunu öğrenmeliler, öyle değil mi?
6-Bilgiye Değil, Algıya Dayalı Yönetim Benimseyin.
Çalışanlarınız ile ilgili algılar oluşturun. Öyle ki o çalışan, gece gündüz çalışsa, hatta ağzıyla kuş bile tutsa sizin gözünüzdeki algıyı değiştiremesin. Böylece;
– Performans değerlendirme dönemlerinde uzun uzun uğraşıp detaylı değerlendirmeler yapmak yerine rahat edersiniz. Nasılsa kime yüksek performans notu vereceğinizi, değerlendirme dönemi başlamadan bilirsiniz.
– Üstelik kimin terfi edeceğine de yıllar önce karar vermiş olur, büyük bir yükten de kendinizi kurtarmış olursunuz.
– Gerçi adam kayırdığınız, şirket içinde prensleriniz, prensesleriniz olduğu yönünde söylentiler çıkabilir. Kimin umursar, konu hakkında bilgisi olmadığı halde algıya dayalı üretilen düşünceler bunlar.
7-Aldığınız kararlara ekibinizidahil etmeyin.
Yönetici olan sizsiniz ve siz ne derseniz o olur. Böylece yaptığı işe inanmayan bir ekip yaratmış olursunuz.
8-Suçlayın.
İşler kötü gittiğinde suçlayacak birilerini bulun.
9-Onları Pikniğe Götürün.
Ekip ruhunu oluşturup geliştirmek, birlikte iş dışı kaliteli zaman geçirmek dendiğinde onları pikniğe götürün. Kim demiş modern ve bilimsel tekniklerle oynanan takım oyunlarının ekip ruhunun gelişimine katkı sağladığını? Bir takımın gelişimi için piknikten daha iyi sosyal aktivite mi olur?
10-Akşam çıkış saati konusunda belirsizlik hâkim olmalı.
Mesai bitince eve gitmek için herkes sizin çıkmanızı beklemeli mesela. Verimli çalışmanın bir efsane olduğunu, önemli olanın masada geçirilen zaman olduğunu zaten biliyorsunuz. 12 saat masasında oturup 2 saat çalışanla, şirkete gün içinde 8 saat fayda yaratan arasındaki milyon farkı aramak zaman alabilir. İyisi mi herkes geç çıksın.
11- Ekibe İnisiyatif Alanı Tanımayın.
İş delege etmeyin, büyük küçük her işi de kendiniz yapın. Çalışanlarınızın gelişimine katkı sağlamayın. Yönetsel faaliyetleriniz ile ilgili ekibinizi bilgilendirmeyin. Böylece kendinize ve koltuğunuza olası bir rakip yaratmamış olursunuz.
12-Karar Almayın.
Sorunlar birikip, işler kilitlenme noktasına gelene kadar sorunları halının altına süpürün. Böylece yukarıya sorun taşıyan bir yönetici olarak görünmez, uyum içerisinde bir iş hayatı sürdürmüş olursunuz. Üstelik sorunu kriz haline döndüğünde çözdüğünüz için göze görünür, hatta çözüm odaklı bir yönetici olarak tanınabilirsiniz. Ya da biriktirdiğiniz sorunlarla, sizden sonra gelen yönetici ilgilenir. Karar almadığınız için şirkette kaos ve belirsizlikler hakim olur. Kaosun bile içinde bir düzen vardır.
13-Yeniliklere Kapalı Olun.
Çalışma arkadaşlarınızdan biri orijinal ve şirkete gelir kazandıracak bir fikirle geldiğinde dinlemeden, o projenin neden yapılamayacağını anlatın. Böylece eski köye yeni bir adet getirmemiş, eski tarz ama size ait yönetim şeklinizi sürdürmüş olursunuz.
14-Her Göreve Talip Olun.
Sorumlusu olduğunuz bölümün kapasitesini göz ardı ederek, üst yönetime yaranmak için her göreve talip olun. Bu işlerin birimin görev ve yetki alanı içindeki işler olup olmasına önem vermeyin.
15-Mobinge Takılmayın.
Ekip üyelerinin kendi aralarındaki iletişim, mobing sınırlarına ulaşmış olabilir. Durum, üst yönetime karşı sizi kötü gösterecek bir hal alana kadar sorun etmeyin. Nasılsa doğa, bir yolunu bulacaktır.
Kötü bir yöneticinin el kitabındakibu 15 maddede “başarısız olusanız”, yöneticilikten, güçlü bir liderliğe terfi etmişsiniz demektir. Ancak 1 yanlışın 14 doğruyu götürebileceğini ve yöneticiliğin nankör bir meslek olduğunu da unutmayın.
(1) Ayşe Tarcan aksakal, “Memnuniyetsizlik Alarm Veriyor”, http://www.kigem.com/memnuniyetsizlik-alarm-veriyor.html
(2) “Yöneticiye Güven Yok”, http://www.hrdergi.com/tr/haber/yöneticiye-güven-yok/182
(3) https://www.peryon.org.tr/wp-content/uploads/2016/11/Peryon_Deloitte_Anket_Degerlendirme_v1_2015.pdf